Deprem ve Su Yalıtımı İlişkisi


    asarımından anahtar teslimine kadar yapının inşaat sürecindeki tüm faaliyetler ülkemizde geçerli ve son derece yeterli yasa ve yönetmeliklerle tanımlanmış durumdadır. Bina statiği, ülkenin deprem koşullarına uygun şekilde, yapının bulunduğu bölgedeki deprem yüklerini karşılayarak can güvenliğini sağlamak üzere inşa edilir, edilmelidir.

    Binalar tasarım aşamasından itibaren, kullanım amacına uygun, bulunduğu iklim ve doğa şartlarında güvenli ve konforlu şekilde barınma ihtiyacımızı karşılamak için tüm mühendislik hizmetlerini alarak oluşturulmak zorunda. Binanın yapılacağı zemin özelliklerine göre, yeraltı su seviyesinin durumuna göre binanın mimari yapısına uygun temel ve taşıyıcı diğer tüm statik elemanları ile tasarım tamamlanarak uygulamaya geçilir.

    Tüm saydığımız özelliklere uygun malzeme seçimleri ile sistem bir bütün halinde tamamlanarak süreç bitirilir. Her şey mükemmel yapılsa da bina ömrü boyunca bu özelliklerinin korunması gerekir ki, işte tam da su yalıtımı uygulamaları, tasarımda karar verilen bu özelliklerin binanın ekonomik ömrü boyunca korunmasıyla ilgili vazgeçilmez bir unsurdur.

    İnşaat sektöründe bina kalitesi bilincini önemsiyoruz

    Geçmiş yıllarda yapılan eksikler, yanlışlar mevzuat eksikliğinden ve denetim yetersizliğinden kaynaklı olabilir. Bu zafiyetlerin yeni yapılarda olmaması için tüm mevzuatlar artık yeterli aslında. Bu kuralların uygulanması ve denetlenmesi anlamında hala sıkıntılarımız var.

    Su Yalıtım Yönetmeliği’nin yayınlanmış olmasını çok önemsiyoruz. Yönetmeliğin sağlıklı bir şekilde uygulanması ve denetlenmesi ile yapılarımızın sağlıklı ve güvenli olmasını sağlayabiliriz. Yapıları suyun zararlı etkilerinden koruyan su yalıtımının inşaat aşamasındaki maliyetinin, toplam bina maliyetinin sadece yüzde 3’ü kadar olduğunu hatırlatmak gerekli. Bu anlamda tüm paydaşlara görevler düşüyor. Tasarlaya mimardan, şantiyedeki kontrol mühendisine, satınalmacısından işverene sorumluluk paylaşımı ve yüksek bilinç düzeyi çok önemli.

    Korozyon yapıların taşıyıcı sisteminin zayıflamasına sebep oluyor

    Daha önce yapılan çalışmalarda, depremden dolayı yıkılan binalarda malzeme eksikliği vb. gibi konuların yanı sıra büyük bir oranda korozyondan dolayı taşıyıcı sistemin zayıfladığı ve ağır yıkımların bu sebeple yaşandığı anlaşılmıştır.

    Binaların temellerinde ve çatılarında, yer altı suyu, yağmur, kar gibi herhangi bir yoldan yapılara sızan su, donarak veya kimyasal tepkimelere girerek, donatının özelliğini yitirmesine ve korozyona, yani paslanmaya neden oluyor. Oluşan korozyon ise yapıların taşıyıcı sisteminin çürümesine ve zamanla zayıflamasına sebep oluyor.

    Yeni yapılmakta olan binalarda da su yalıtımı, doğru ve kaliteli malzemelerle yapılmazsa, tüm ulusal ve uluslararası Standartlara uygun ürün ve uygulama kalitesine dikkat edilmezse, 10 yıl sonra donatı, belli koşullarda başlangıçtaki taşıma kapasitesinin, yaklaşık olarak yüzde 66’sını korozyon nedeniyle kaybediyor.

    Kentsel dönüşümde kaliteli ürün ve uygulama başarının anahtarı

    Mevcut yapı stokunun istatistik olarak çoğunluğu riskli ve çürük yapılardan oluşuyor. Binaların yenilenmesi sürecinde geçmiş hatalardan ders almak önem taşıyor.

    Kaliteli ürün ve kaliteli uygulama, sağlıklı bir su yalıtımı uygulaması başarısının anahtarı. Standart dışı üretim tüm sektörlerde olduğu gibi bizim de temel sorunumuz. Su yalıtımından en etkili verimi alabilmek için binanın özellikleri ve ihtiyaçlarına en uygun malzemeler seçilmeli ve su yalıtımı yaptırırken kullanılan ürünlerin CE belgeli olmasına özen gösterilmelidir.

    Avrupa’da çok uzun yıllardır kullanılan bitümlü örtüler tüm dünyada dayanıklılığını kanıtlamıştır. Bazı detaylarda alternatifi olmayan, dayanıklılığı sayesinde bina ömrü boyunca binayı suyun zararlı etkilerinden koruyan üstün nitelikli ürünlerdir. Fakat uygulama ehil ustalar tarafından yapılmadığı sürece en kaliteli malzemeyle bile hatalar yapılma tehlikesi var. Bu nedenle projelendirme ve denetleme mekanizmasındaki tüm paydaşlarımızın konuya hakim olması gerekiyor.

    Sektördeki tüm paydaşlar; mimar, müteahhit, müşavir, usta…düzeyinde herkesin ve son kullanıcıların dahi bilinçli olması gerekir ki bütüncül bir kaliteden bahsedebilelim.

    Kalite konusunda farkındalık oluşturmak için çalışıyoruz

    Sektör dernekleri olarak inşaat sektöründe paydaşlarımızın bilgilendirilmesine ve yönetmeliğin doğru şekilde anlaşılmasına büyük önem veriyoruz. Şantiye kontrol mekanizmaları ve derneğimizin teknik alt yapısını kullanarak, yapı karar vericilerine eğitici seminerler düzenliyoruz. Meslektaşlarımızı, kamu ve özel sektör temsilcileri ile bilgi paylaşım toplantıları yaparak yönetmeliğin doğru şekilde uygulanması için çalışmalar yapıyoruz. Şantiyeye gelen ürünlerin, kalite denetimi açısından Standartlara uygun olup olmadığının akredite laboratuvar ortamında test edilmesi gibi bazı gönüllü çalışmalar yapıyoruz.

    Maalesef standart dışı ürünlerin kullanımı çok ciddi bir haksız rekabet ortamı yarattığı gibi, su yalıtımı gibi kritik detaylarda bina güvenliğini etkileyecek negatif sonuçlar doğurabiliyor. Olumsuzlukları önlemek için sektör sanayicileri olarak, problemlerin azaltılması, tüketicinin korunması ve nitelikli yapıların artması adına, tüm sektör paydaşlarının bilinçli ve seçici olması gerektiğine vurgu yapmak isterim. Bu kapsamda dernek faaliyetlerimizin arasında, sektörün denetimi için akredite bir laboratuvarda şantiyede kullanılan ürünlerin performans testlerinin kontrolünü yapıyoruz. Kalite konusunda farkındalık oluşturmak için yaptığımız çalışmalar daima dernek gündemimizi oluşturuyor.

    Bitümlü örtülerin su yalıtımı sektörü içindeki yeri

    Su yalıtımı malzemesi kapsamında iç ve dış pazarda kullanılan sayısız malzeme ve uygulama var. Fakat ağırlıklı olarak betonarme karkas yapı sisteminin hakim olduğu ülkemizde, betonarme yapı sistemine uygun ve en uyumlu malzemeler bitümlü örtüler diyebiliriz. Bitümlü örtüler, tüm dünya ve avrupa pazarında olduğu gibi ülkemizde de en yaygın ve en fazla kullanılan su yalıtım malzemesidir. Binalarda Su Yalıtım Yönetmeliği’nin uygulama kılavuzunda tanımlanan CE gibi uluslararası kalite kriterlerine uygun malzemelerle ve doğru işçiliklerle bilinçli uygulamalarla binalarımızı suyun zararlı etkilerinden ve korozyondan koruma altına almış olacağız. Standart dışı ürünlerin kullanımını engelleyerek, seçilen her türlü malzemenin sağlıklı bir şekilde uygulanması ve denetlenmesi ile yapılarımızın depremde ve diğer tehditlerde sağlıklı ve güvenli olmasını sağlayabiliriz.

    Ülkece inşaat sektörü olarak geldiğimiz noktada eksiklerimizi doğru belirlemek ve tamamlamak amacı ile yola devam etmek gerekli. BİTÜDER üyesi sanayiciler olarak, bu alanda “KALİTE” olgusu üzerinde hassasiyetle durmaya devam edeceğimizi vurgulamak isterim. Sağlıklı, kaliteli ve güvenli yapıların oluşturulmasında, kamu otoritesi ile iş birliği halinde hem ürün kalitesini hem de uygulama kalitesini denetleme kapasitesinin arttırılması, denetim mekanizmalarının en güçlü şekilde çalışması için her türlü çalışmanın içerisinde olacağız.

    Alper Doğruer

    BİTÜDER Yönetim Kurulu Başkanı